Türkiye’de İç mimarlık Eğitimi

Ülkemizde verilen eğitimdeki eksikliklerden dolayı birçok iç mimar piyasaya tutunamıyor. Peki eksiklik nerede ve nasıl düzeltilmeli?

7 12.557

Yazının başlığını okuyan birçok kişi eminim eğitimin yetersizliği konusunda bana hak vermiştir. Zira doğru. Türkiye’deki eğitimle tam donanımlı iç mimarlar yetişmiyor. Mimarlık için aynısını söylemek pek mümkün değil zira iç mimarlık sektörü ile mimarlık sektörü arasında önemli farklar var.

– Öğrenciler yeterince yönlendirilmiyor

Maalesef ülkemizde eğitmenlerin birçoğu karşısında mesleği yeni öğrenmeye gelmiş kişilere uzman muamelesi yapmakta ve her şeyi öğrencilerin kendisinin anlamasını beklemekte. Halbuki eğitmen; bir iç mimar nedir, tam olarak ne iş yapar, ne işlerle uğraşır, tasarım sürecine nasıl başlar, müşteriler ile ilişkisi nasıl olur, profesyonel hayata giden yolu ve daha birçok konuyu adım adım göstermeli ve öğretmelidir.

Eğitim sistemimizi dikkatle incelediğimizde; iç mimarlık eğitiminde süreç kısa bir anlatım, uzun bir uygulama süreci ile sürecin çoğunluğunda öğrencinin rol oynadığı bir sistem ile ilerliyor. Yanlış şu ki; eğitime yeni başlamış kişilere böyle bir eğitim metodu uygulamak “hadi öğren öğrenebilirsen” deyip öğrenciyi kaderine terk etmek olur.

Halbuki yukarıda bahsi geçen metodun üçüncü sınıf itibari ile kontrollü bir şekilde uygulanması gerekir.

Çevremde birçok öğrenci kardeşimiz proje derslerinde çeşitli konularda danışmak üzere sorular soruyor. Muhtemelen eğitmenden alamadığı yeterli bilgiyi çevresinde arıyor.

Evvela şunu belirtmekte fayda var: bilmemek değil, öğrenmemek ayıp.

Hele ki öğrenci olan birinin soru sormasından daha doğal bir şey yoktur. Tüm öğrenci iç mimar adaylarına kesinlikle öğrenciliklerinin vermiş olduğu avantajla mümkün oldukça eğitmenlerine soru sormalarını tavsiye ediyorum. Keza iş hayatında böyle bir şans olmayacak. Çünkü artık profesyonellik belgesi elinde olan bir uzman olacaksınız.

Uzmanlığa giden bu yolda, karşılaşabileceğiniz olasılıklara karşı mümkün mertebe sorularınızla önlem almaya çalışmalısınız.

“Tamam da ne soracağımı nerden bileceğim?” diye söylendiğinizi duyar gibiyim…

– Özü anlaşılmadan konuya girmek

Özünü anlamadığınız bir konu hakkında elbette soru soramazsınız. O yüzden eğitim hayatında aynı zamanda meslek hayatı süreçlerini analiz ederek eğitim sürdürülmelidir.

Profesyonel hayatın süreçlerini eğitim hayatında eğitmenler öğrencilerine yaşatmalı. Böylece karşılaşılan problemlere karşı soru sorulmaya başlanır ve öğrenciler eğitimin incelikleri ile donanmaya başlar.

– Eğitim iş hayatının bir parçasıdır

Birçok üniversite öğrencisinin gözünden kaçırdığı detay bu esasında. İş hayatı üniversite hayatı ile başlar. Bu süreç içerisinde iş hayatınızın mihenk taşını oluşturacak çalışmalar gerçekleştirmeniz gerekir. Geleceğe yatırımınız olan portfolyonuzu son derece önemle, titizlikle hazırlamanız gerekir. Zira üniversite bittiğinde işe girmek için bu argümanların sunulacağını unutmayın.

Eğitmenlerin özellikle yapılan çalışmalarda bu ciddiyeti öğrencilere aşılamalı, onların sorumluluklarını anlamasına yardımcı olmalıdır.

Öğrenci – öğretmen ilişkisinden çok profesyonel – iş veren (aynı zamanda danışman) ilişkisi ile süreçler ilerletilmelidir.

Geçer not peşine düşmek, sürekli birinin isteklerini yerine getirmek için eğitim alınmaz. Böyle bir eğitim de eğitim olmaz. Maalesef özellikle iç mimarlık eğitiminde piyasadan çok uzak, analiz ve fizibilite kavramlarının sektörümüzün en önemli kavramları olmasına rağmen eğitimde yer alma oranı ortalamanın çok altında kalıyor.

– Süreçler yanlış yönetiliyor

Çoğunlukla proje süreçlerinin çok yanlış yönetildiği kanaatindeyim. Zira eğitmenler (bir an önce) sonuç odaklı çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Halbuki sonuca giden çalışmalar gerçekleştirilmeli.

Proje kime yapılıyor?
Neler isteniyor?
Nasıl bir konsept üzerinden ilernecek?
İhtiyaçlar neler?
Kullanıcı profilleri kimler?
Mekan üzerinde tür çalışma yapılacak?

gibi birçok soru ile;

araştırma ve fizibilite çalışmasının çok iyi yönetilmesi gerekir. Akabinde proje çabucak şekil almaya başlayacaktır. Aksi taktirde boş kağıda sorularla dolu yüz ifadesi ile saatlerce nasıl başlayacağını düşünerek durman kaçınılmaz olur. (Ki gördüğüm kadarı ile birçok kişi bu problemi yaşıyor)

***

Aslında burada bu konuyu uzun uzadıya anlatacak daha birçok faktör var. İşin özüne gelecek olursak; üniversitede eğitimler iç mimarlık için yeterli değil. Eğitmenlerimizin bir araya gelip eğitim süreçlerini hep birlikte baştan ele alıp, verimli programların oluşturulması gerektiğini düşünüyorum.

Hatta bir fırsat olursa, ilgi ve talep de olursa bu konuda workshoplar yapılabileceğini düşünüyorum.

Tecrübe paylaşımı önemli…

7 Yorumlar
  1. Çılgın İç Mimar diyor

    Valla diğer iç mimarlık eğitimi veren Üniversitesileri bilmem ancak bizim üniversite de bir kaç hoca dışında hepsi ile aramızda usta çırak ilişkisi var.bilgi ve birikimlerini bize en uygun şekilde aktarmaya çalışıyorlar. Benim gözlemim böyle.

    1. Eşref Zeki PARLAK diyor

      Bunu duyduğuma çok sevindim. En doğru yöntem bu şekilde ilerlemek olacaktır. 🙂 İstisnalar kaideyi bozmaz.

    2. Melisa diyor

      Hangi okul ????

  2. Ena diyor

    peki sizce biz kendimizi nasıl geliştirebiliriz?

    1. Eşref Zeki PARLAK diyor

      Bol bol araştırma, bol bol okuma ve bol bol inceleme ile…

  3. İsmet diyor

    ‘Bol bol araştırma, bol bol okuma ve bol bol inceleme ile…’ Keşke neler okuyacağımızı ve neleri ayrıntılı araştıracağımıza dair de biraz ayrıntılı tavsiye verseydiniz.Mesleğimizde o kadar ayrıntı varki en çok hangisini araştırmaya yönelip neleri okumalı şaşırıyor insan.

  4. Tasarımcı diyor

    Yazının başında biz iç mimarlık öğrencilerinin içini okumuşsunuz.Okullar da hocalar 10 öğretiyorsa 1000 istiyorlar.Çıtayı arşa çıkarmamızı bekliyorlar.Çoğu okulda projeler her ne kadar sonuç odaklı olsa da,iyi eğitim veren okullarda yok değil.Ayrıca; öğrenciler için bu yazı bilgilendirici ve farkındalık yazısı olmuş.Elinize sağlık 🙂

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.