20. Yüzyılda İnşa Edilen Bir İşçi Kulübesinin Konuta Dönüşüm Serüveni

0 1.709

Amsterdam’ın son derecede düzensiz bir sokağında bulunan harabeye dönmüş 20. yüzyıl işçi kulübesi 31/44 Architects firması tarafından yenilenerek bir konuta dönüştü.


Sokağın bu yerleşim düzeni, şehrin inşaatçılar avlusu olarak kullanıldığı zamandaki renkli geçmişinden kaynaklanıyor. Caddenin sonunda geniş bir kanal, çevredeki kırsal kesimden ve limanlardan şehre materyaller getirmek için kullanılırdı ve bu alan yük gemilerinin boşaltıldığı ve büyük depolarda depolandığı bir alan niteliğindeydi. Araziler, mütevazi malzemelerle yapılmış düzensiz binalardı ve zamanla semt kendine özgü bir nitelik kazanmış oldu. Üstelik kullanıcıları bu yapıların altını atölye olarak kullanırken üst katlarınıysa evleri olarak kullanıyorlardı. Yeni ev için 31 / 44 Architects’in tasarımı, şehir merkezinde yaygın olarak görülen konağın tipolojisine atıfta bulunurken bir yandan da Amsterdam’ın bu alanı geliştirdiği tarihi merkezdeki mahallenin daha “lüks” hale geldiğinin bir yansıması. Uygulama, değişen mahalle ile uyumlu olarak uygun bir tasarım çözümünün elde edilmesini sağlamak için yerel yönetimle kapsamlı görüşmeler sonucunda gerçekleştirilmiş bir tasarım.

Sokak yüksekliği, konsey gereklilikleri tarafından yönlendiriliyor ve genel olarak tuğla cephe ve eğimli profil tipine sahip. Yapısal beton bantları ve geniş pencere açıklıkları, yerel atölyelerdeki cephe detaylarını referans alarak tasarlanmış. Ve arka cephe panellerle kaplanmış durumda. Kuzey cepheli cadde cephesindeki tuğla işçiliği yüzeyi olabildiğince tek doku haline getirmek için benzer malzeme kullanımıyla oluşturulmuş. Konut, güneşin eğik açısının yüzeyi canlandırdığı günün başında ve sonunda ışık alıyor. Evin önündeki bir tezgah, yaz akşamları sık sık yürüyüş yapılan cadde için ortak bir kullanım alanı olarak düşünülmüş.

145 metrekarelik ev, arsanın tam genişliğini kapsayan girişin ötesinde odalarla tüm mevcut alanın kullanımını maksimum düzeye çıkarıyor. Yukarıda büyük bir çatı boşluğu bulunuyor ve doğal ışıktan da maksimum düzeyde faydalanmayı sağlıyor.
Giriş katı yaşam alanı ve mutfaktan oluşuyor. Arka bahçeye açılan camlı panelli oda. Hem zemin hem de birinci kattaki yaşam alanları, ailenin zamanının çoğunu harcadığı alanlarda derinlik, karakter ve materyal sıcaklığı eklemek için açık ahşap kullanımıyla gerçekleştirilmiş. Evin her tarafında siyah-gri MDF ve huş ağacından kontrplak üniteler bulunuyor. Şömine etrafında yerleştirilmiş bank, bahçeye bakarken aynı zamanda ateş yakınında oturmayı sağlıyor. Aynı zamanda prefabrik beton panellerden üretilen şömine, alanın hafif sanayi mirasına sessiz bir referans veren asılı bir çelik bacaya sahip.

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.